Kafkas Dağlarından Vahşi Batıya: Gürcü Biniciler
İngiliz gazetesi, The Weekly Dispatch, 8 Mayıs 1892 tarihli sayısında Rusya’dan gelen Kazak binicilerle ilgi bir haber yapmıştı. Haberin kısa başlığı şöyleydi: “Wild West şovunda Kazak biniciler muhteşem bir gösteri yaptı”. Benzer bir haber de aynı tarihlerde Gürcüstan’da yayınlanan Batum - İveriya gazetesinde yer aldı: “Fransız bir aracı tarafından İngiltere’ye 10 kişilik bir Gürcü atlı dansçı grubu götürüldü. İsimleri şöyle: Ivane Makharadze, Dimitri Mgaloblishvili, Vaso Ckhonia, Levanti Jorbenadze, Luka Chkhartishvili, Mose Gigineishvili, Irakli Ckhonia, Besarion Tsintsadze and Meliton Tsintsadze”.
O yıllarda büyük sansasyon yaratan Buffalo Bill’in “Wild West - Vahşi Batı” gösterileri İngiltere’de herkes tarafından biliniyordu. İlk Wild West gösterisini İngilizler, Kraliçe Victoria’nın 50. doğum gününde 1887 tarihinde izlemişlerdi. Bu gösteride Vahşi Batı’nın Kovboyları ve Kızılderilileri vardı. Gösteriler İngilizler tarafından çok beğenilmişti.
Gürcü biniciler Windsor sarayı önünde, Londra, 1892
Bu Kafkasyalı binici grubu ilk gösterilerinde Londralıları adeta büyülemişlerdi. Londra halkı “Kazaklar”la ilk kez karşılaşıyorlardı. Gürcü dansçıların giyim biçimleri, kamaları, kılıçları ve özellikle barutluk ve fişeklik olarak kullanılan göğüs cepleri ile süslü geleneksel giysileri çok göze çarpıcıydı. 18 Haziran 1892 tarihli The Illustrated News gazetesi: “Kuzey Amerika’nın çayırlarından, Buffalo Bill’in Vahşi Batı gösterisi Avrupa’daki son gösterisi Londra’da son kez görülebilir. Gösteride Rus Kafkaslarının Kazak dansçı ve binicileri Prens İvane Makharadze önderliğinde gösterilerini ve binicilik hünerlerini sergileyecekler”.
İvane Makharadze ve binicileri gösteri sırasında.
Bu haber Kraliyet ailesine ulaştı ve Wild West gösteri topluluğu Kraliçe önünde gösteri yapmak üzere davet edildi. 25 Haziran 1892 tarihinde Topluluk Windsor Sarayı’nda gösterisini gerçekleştirdi. Kraliçe Victoria bu gösterilerden son derece memnun oldu. İçinde gösterilerden fotoğraflar yer alan altın işlemeli bir albüm ile yirmibin kişi tarafından imzalanmış bir şükran mektubunu topluluk lideri İvane Makharadze’ye hediye etti. Ancak bu albümün bir süre sonra İvane Makharadze’nin Gürcüstan’da Guria’daki evinde yangında yok olduğu sanılmaktadır.
Soldan sağa: Konstantine Chkhartishvili, Luka Chkhartishvili, Nikoloz Surguladze
Gürcü dans ve binici grubunu Wild West gösteri topluluğuna kazandıran Thomas Oliver (1867-1943) adında Amerikalı bir avukattı. Oliver, Gürcistan’da Batum da yaşayan İngiliz encümen üyesi olan James Chambers’ın evinde konuk olduğu sırada bu binicilerin ününü duydu. Chambers’ın çalışanı olan Kirile Jorbenadze yardım edebileceğini söyledi. Guria yakınlarındaki Bakhvi köyünde İvane Makharadze ile görüşerek yardım etmesini istediler. İvane çevredeki köylerden en iyi binicileri seçerek Oliver ile birlikte İngiltere’ye yola çıktılar. Oliver daha sonraları 1892 – 96 yılları arasında İngiltere ve Amerika Birleşik Devletlerinde bu Gürcü grubunun çevirmenliğini yapmıştır.
Wild West gösteri organizatörleri başlangıçta binicilerin kökenlerini pek önemsememişlerdi. Özellikle Amerika’daki gazete ve dergilerdeki yazılarda onları Rus Kazakları, Rus Kafkas Kazakları ve Kafkas Yahudileri olarak tanımladılar. Thomas Oliver ve diğer organizatörlerin, binicilerin Lord Byron’ın “Mazepa”sında, Kazak ailesinin geldiği Rus Kafkasının güney bölgesinden geldiklerini açıklayarak, medyadaki bu ilk gizemi yaratmaktan sorumlu olduğunu belirtmekte yarar var. Biniciler bile cesaret madalyası aldıklarını söyleyerek övündüler ama bu tabii ki doğru değildi. Başka gazeteler daha da ileri gittiler. Örneğin The Hutchinson Leader imzasıyla 24 Temmuz 1908 de bir makale yayınlandı. Leader makalesinde: “Kazaklar gerçekti, Sezar’ın ordusundan çıkıp geldiler. Onlar, harika biniciler ve cesur savaşçılar, aynı zamanda da vahşi ve acımasızlar. İki yıl önce St. Petersburg caddelerinde erkek, kadın ve çocuklardan oluşan kalabalığa karşı görevlendirilen alayın üyeleriydiler ve bin kişiyi vurdular, kılıçtan geçirdiler ve öldürdüler” diye yazmıştı.
Hiç kuşkusuz ki bu tür hikâyeler Gürcü binicilerin halkın gözünde popüler kahramanlar olmasına yardımcı olmuştur.
Bazı gazeteler Gürcülerin atlarını da beraberinde Amerika’ya getirdiklerini yazmıştı. 31 Mayıs 1892 tarihli London Start’ta Gürcülerin, Gürcü atları kullandığı belirtilerek “Binicilerin en önemli hünerleri at sırtındaki numaralardan oluştuğu söyleniyor. Bu alanda neler yapabildiklerini görmek için sabırsızlanıyorum. Henüz onları deneyemiyoruz. Çünkü sırım gibi küçük atlarının uzun yolculuktan sonra dinlenmesi gerekiyor” deniyordu.
Bunun, gazetelerin gösteriye ilgiyi arttırmak için başvurdukları bir yol olduğunu söylemek gerekir. Çünkü o yıllarda Atlantik Okyanusu’ndan atların nakledilmesi çok pahalı bir yoldu ve at başına yaklaşık 350 Amerikan Dolarına mal oluyordu. Bir diğer sakınca ise denizaşırı ülkeler için hayvan nakillerine uygulanan karantina yasalarıydı ve bu tür bir ulaştırma mümkün görünmüyordu.
William F. Cody "Buffalo Bill" (1846-1917)
Luka Chkhartishvili (1864-193?)
Gerçekte ise Avrupa’da yapılan gösteriler bittikten sonra atlar satıldı. Gürcüler ise eyer ve diğer binicilik malzemelerini yanlarına alarak Amerika’ya ulaştılar. Gazetelerin bazıları Gürcülerin ilginç eyerlerine dikkat çekmişti: “Dikkati çeken bir başka şey de Kazak eyeri. En önemli özelliği, yanlardan görünen, iki ince yastık, önden ve arkadan, ekmek somunlarını andırıyor. Daha iyi incelendiğinde bu yastıklardan 4 tane var. Kazaklar üzengilerin üzerinde bacaklarının önünde ve arkasında bulunan iki ya da üç yastıkla ayağa kalkıyorlar. Bu yastıklar at kılıyla doldurulmuştu. Prens Luka’ya “Neden kazaklar bu eyeri kullanıyor?” diye sorulduğunda sadece omuzlarını silkti. Kesin olarak söyleyebildiği tek şey, Kafkas yerlilerinin bu tarz eyeri insan hafızasının hatırlayabildiğinden beri kullanmış olduğuydu”.
Buffalo Bill müzesinde bulunan Gürcü binicilere ait bir Çerkes eyeri
West Wild gösterileri aynı zamanda hepsi birer mükemmel dansçı da olan Gürcü binicilerin yerel dans ve müzikleri ile başlıyordu. Dansların lirik ve coşkulu ritmi yine o dönem gazetelerinin en fazla üzerinde durdukları konulardan biriydi. 9 Nisan 1893’te yayınlanan The Philadelphia Inquirer; “O müthiş danslarının ardından eğerlerinin üstünde ayağa kalktılar, ellerinin üstüne kalktılar ve atlar çılgınca koştururken ayaklarıyla havaya tekmeler attılar. Yüzleri atların kuyruğuna dönük halde eğerlerin üstünde durdular ve ağızlarında taşıdıkları bir mendili yakalamak için birbirlerini kovaladılar...”. “Eğerin üstünde dikilmek onlar için çocuk oyuncağı. Dün hepsi at sırtında başlarının üstünde durarak çılgın gibi at bindiler” (The Philadelphia Press 3 Mayıs 1904). “Eğer izleyici, kazak Prens Luca’yı yaptığı dansların ardından kılıcıyla, eğerinin üstünde dikilirken seyrederse, hayrete düşer, o kadar uzman ki". Ünlü aktör Remington şöyle ifade etmişti, “Hiçbir Kazak intihar edemez, tabii yerde değilse” (Nashville American 7 Ekim 1897). “Bizim kovboylarımız evrensel olarak, atçılık uzmanlığının en iyi temsilcileri, ama ünlü Kazaklar danslarıyla binicilikleriyle onların en yakın rakipleri” (Billboard 28 Temmuz 1906).
William Cody (Buffalo Bill), 20 Nisan 1902 tarihli New York Daily Tribune gazetesine verdiği demeçte; “Onlar mükemmel dansçı ve binicidirler. At üstünden düşseler bile hemen çıkabilirler” diyordu. Batı tarihi araştırmacısı Dee Brown; “Rodeo’ya dansla numaralar yaparak at binme biçimi, ithal edilmiş bir gurup gözü pek Kazak sayesinde geldi. Dörtnala giden atları üstünde Kazakların yaptığı numaralardan etkilenen Batılı kovboylar, kısa zamanda Amerikan rodeosuna çeşitlemeler kattılar”.
Gürcü binicilerin at üstündeki hünerleri
Buffalo Bill’in Vahşi Batı gösterisi, 30 yıl boyunca, sergi alanlarında dev kalabalıklara gösteri yaparak Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’yı dolaştı. Vahşi Batı gösterisini izlemek, çoğunlukla yaşayan popüler Western tarihine bir giriş yapmak gibiydi. Sahnede sergilenen mizansen ve anlatımlar, “Deadwood Stage Coach’a Saldırı”, “Göçmenlerin Barınaklarına Saldırı”, “Büyük Direniş”, “Union Pasific’in Haydut Avcıları”, “Göçmen Trenine Saldırı” vb. gibi ünlü olayların dramatik canlandırmalarıydı.
Vahşi Batı gösterisi, Amerikan yerlilerinden, kovboylar ve Cowgirl’ler, Meksika Çobanları, Boer’ler (Hollanda asıllı Güney Afrikalı), Gaucho’lar (Arjantin’li Sığır Çobanları), Japon Samuraylar ve Kazaklar’a kadar çok kültürlü bir kumpanya özelliği taşıyordu.
Luka Chkhartishvili, Niko Surguladze, Kotia Zhordania, Kosta Chkhartishvili, Markoz Jgent, iAlexander Kalavaladze, Leo Nakuadze
William F. Cody (1846-1917) sınır adamı, avcı, izci, şovmen ve işadamıydı. 1867’de Cody, Kansas Pasifik çalışma ekibi için, Buffalo avlamaya başladı (Kaynaklarda 4,280 tane avladığı belirtilmiştir), böylelikle Buffalo Bill takma adını ve iyi atıcı unvanını kazanmıştı. 1872’de Kızılderili Savaşlarnda gösterdiği cesaret için Meclis Onur Madalyası ile ödüllendirilmiş sadece 4 kişiden biri oldu.
Vahşi batı gösterisi 1883’te başlamasının ardından hemen büyük bir başarıya ulaştı. Gösterinin ilk sunumun ardından Illinois State Jurnal’da yayınlanan bir yazıda; “Çocuklarımız için çok önemli bir gösteri. Çünkü onlar yetişkin olduğunda her şey unutulan geçmişte kalacak”. Bu kaybolan kültür ürünlerini yaşatmak, Cody’nin en önemli miraslarından biri olarak sayılır. 1885’e gelindiğinde, şovun yıllık geliri 100.000 dolara ulaşmıştı.
Bir dereceye kadar Gürcüler bu gösterilerde yer almalarını, ünlü Amerikalı yazar, Mark Twain’e borçluydular. Çünkü Buffalo Bill’in Avrupa’ya seyahatini öneren oydu. Cody, gösterilerine diğer ulusların temsilcilerini dahil etmeye o zaman karar verdi. 1893’te dünya çapında 6 milyondan fazla kişinin bu gösterileri izlediği kaydedilmişti. Cody bir daha böyle ihtişamlı bir başarıya tanık olmadı.
Gürcü yazar Tsonobis Purtseli bu gösteriyi şöyle tarif ediyordu, “Bu bir sirk değil etnografik bir sergi sanki. Çeşitli uluslardan insanlar ulusal giysileri ve mühimmatları içinde, bazen sahada, evde ya da savaş sırasında sahneler canlandırıyorlar. 200’den fazla binicinin savaş sahnesinde bir araya geldiği ve 10 – 12 bin kişinin izlediği bir sirk düşünün. Sahne o kadar büyük ki biniciler karınca gibi görünüyor ve bu sebeple organizatörler “çığırtkan” tutuyorlar ama o bile halka mesajları iletmekte başarısız oluyor”.
Kristine Tsintsadze
Maro Zakareishvili
Zamanla Vahşi Batı gösterilerine kadınların da büyük katkıda bulunduğu biliniyor. Bu kadınların en önemlilerinden birisi de Frida Mgaloblishvili idi. Paris’te mükemmel bir Fransızca, İngilizce, Almanca ve İtalyanca öğrenmiş olan Frida, 1 Nisan 1894’te The Morning Journal’da yaptığı söyleşide şöyle diyordu: “Neredeyse at binmenin bizimle doğduğu söylenir. Hatırladığım kadarıyla eskiden, at sırtı benim iskemlem hatta beşiğimdi. At binmeyi hiç öğrenmedim, diğer performansçılar gibi bana öğretilmedi. Bütün bu yaptığım danslar ve süslü at binme, anavatanımda bir çocuk olarak, diğerlerine gıpta ve rekabet ederek, sırf eğlence için yaptığım şeylerdi. Biz Gürcü kadınları, oy kullanmamamıza, hukuk ya da tıp okumamamıza rağmen, siz Amerikalı kadınlardan daha yüksek bir mevkiiyle doğarız... Benim ülkemdeki kadınlar da, erkeklerin tüm maddi alışkanlıklarına sahiptir. Bizim vadilerimizde yetişen ya da Türklerden ithal edilen, nazik hafif tütünü, onlar kadar içerler. Eşit özgürlükle Kafkasların hafif berrak şarabını içerler. Şarap, Rusların aksine bizde, keyif elde etmek için içilmez. Biz çok ölçülü insanlarızdır. Sarhoşluk bizlerde neredeyse bilinmez... Muhtemelen aramızda hüküm süren uyumun iklimimizle bir ilgisi var. Muhtemelen açık havadaki yaşantımız, bizi daha sağlıklı yaparak buna katkıda bulunuyor. Bölgemiz bize yüklenmiyor. Yunan kilisesindeniz ve Katolikler gibi, tatil olan birçok kutsal günümüz var. Kafkasları ziyaret ettiğinizi düşünün, tanıtım mektubuna ihtiyacınız yok. En iyi evde istediğiniz kadar kalmaya davetlisiniz ve evdeki her şey sizin kullanımınızdadır... Başlıca, tarım ve avcılıkla yaşarız. Genç kızlığımda, yatak odamın penceresinden vahşi hayvanların vurulduğunu görürdüm. Başlıca içeceğimiz, şarabın yanı sıra çaydır... İnsanlarımız çok iştahlıdır ama şişmanlık çok enderdir. Erkekler, ince olsalar da, şimdiye kadar gördüklerimden daha kuvvetlidir... Dansımız kendine hastır. Size tarif edemem... İzleyicileri çok fazlaca memnun eden şeylerden birisi at sırtında dikilirken ateş etmemizdir...”
Frida’nın nefesleri kesen gösterisine tanıklık edenler, onun Madison Square Garden’da yaptığı o müthiş lirik dansının ardından iki ya da dört atla yaptığı performansını hayranlıkla izlediklerini söylüyorlardı. Frida Amerika’da Vahşi Batı gösterilerinde iki yıl kadar yer aldı. Avrupa’ya döndükten sonra unutuldu.
Bir başka kadın binici de Christine Tsintsadze’ydi. Cristine, çocukluğunu Lanckhuti’de geçirmişti ve akrabalarının deyişiyle sırf ata binebilmek için komşu köylerde işi varmış gibi davranırdı. Bayan binicileri Amerika’ya gitmeye teşvik etmekten sorumlu kişi Luka Chkhartishvili’di. Atlantik’i geçmek, ağır bir deneyimdi, yorucu günlük eğitim ve performansları söylemeye gerek yok, ama bayanlar, erkekler gibi bunun üstesinden geldiler. Christine Tsintsadze’nin ailesi onu uzak bir ülkeye göndermeye karşıydı ama o gitmekte son derece karalıydı, kendini hazırlamak için, Luka’nın eğitim sahasına eğitime gidiyordu. Christine Amerika’ya 1908’de bir grup biniciyle birlikte gitti.
Çok cesur bir kadın olan Christine, Vahşi Batı gösterilerinde 4 yıl çalıştı. Bu süre içerisinde birçok kez ölümcül kaza atlattı. Ancak yılmadı, inatla gösterilerine devam etti. Bir keresinde bazı hayranları onu kaçırmaya bile kalktılar. Gürcü arkadaşları onu güçlükle kurtardılar. Chiristine, Gürcüstan’a 1912’de döndü ve Lantckhuti’nin tüm halkı ve Gürcüler onu istasyonda bir kahraman gibi karşıladılar.
Barbale Zakareishvili
Vahşi Batı Gösterilerinde yer alan kadınlardan Maro ve Barbale Zakareishvili kardeşler, çok küçük yaşta Gürcüstan’ın yerel at oyunları olan Surebi’lerde at binmeye başlamışlardı. Bir sürü insan Maro’nun aynı anda üç atı birden sürmesine hayran kalıyordu. Genellikle izleyiciler ayaklarında yapışkan olmadığından emin olmak için ayak tabanlarını göstermesini istiyorlardı. Öne çıkan başarılarından dolayı, şovun organizatörlerinden biri ona altın bir yüzük hediye etti.
Solda sağa: Kirile Pirtskhalaishvili, Kitilia Kvitaishvili, Kristephore Imnadze, Veliko Kvitaishvili, Varden Kvitaishvili,
Oturanlar: Barbale Zakareishvili - Imnadze, Maro Zakareishvili – Kvitaishvili
Barbale ve kocası Christephore Imnadze Amerika’da kaldılar ve gösteri yapmaya devam ettiler. Barbale’nin gösterisinin önemli bölümlerinden biri, iki dörtnala giden binicinin omuzları üzerinde, elinde Amerikan bayrağıyla dikilmesiydi. Barbale Imnadze 1988'de Chicago’da öldü.
Halk bütün Gürcü binicilere çok saygı duyuyor ve hayranlıkla izliyordu. Ancak bazılarına özel ilgi gösteriyorlardı. Bunlardan biri vardı ki hemen herkesin favorisiydi. Luka Chkhartishvili kesinlikle bunlardan biriydi. 9 Mart 1897 tarihli Gürcü gazetesi Kvali’ye göre “Sıradışı binicilik yeteneği onu karşılaştırılamaz yapıyor. Doğduğu köyde nasıl bu kadar mükemmel yetiştiğini herkes merak ediyor doğrusu”.
Prens Luka sahneye 1892'de çıktı ve Birinci Dünya Savaşının başına kadar gösteri yaptı. Luka, kuyumculukla geçinen zengince bir aileden geliyordu. Buna rağmen, okuma yazması olmayan biriydi (adını bile yazamazdı). Sonra sadece Gürcüce yazmayı ve okumayı öğrenmekle kalmadı, İngilizceyi de çok iyi öğrendi.
Bir başka tanınmış Gürcü binici Veliko Kvitaishvili, “13 yaşındayken, hayat dolu, hareketli, parlak, kuyumcunun çırağı bir çocuk vardı. Adı Luka Chkhartishvili idi. Atlara tapardı ve boş zamanlarının çoğunu çayırda at koşturarak geçirirdi. O zaman bile Lanchkhuti köyündeki en iyi binici sayılırdı” diye hatırladı. Bir başka binici Lazare Jorbenadze’ye göre, Amerika’ya bir başka yolculuktan hemen önce, Luka evinin önünde 10 binicinin her gün egzersiz yapabileceği bir eğitim alanı organize etti. 14 Nisan 1901’de The Daily Tribune. “Prens Loucca’nın harika atçılığı, onu gösterinin dikkat çeken ögelerinden biri yaptı. Prens, Odessa’dan iki buçuk mil ötedeki Batum’dan, gösteriye dokuz yıl önce katıldı. Prensin lakabını, Kızılderili şeflerinin kabilelerinden aldığı gibi, kasabalı dostlarından aldığı söylenir. Geldiği yerde ona ataman yani lider deniyor. Kraliyet kanından değil ve Rusya’da prensler çok olduğundan bu lakabın pek de kıskanılması beklenmemektedir. Şovla bağlantılı olarak o ve yakın arkadaşı, Kızılderili şefi Black Fox (Siyah Tilki)’tan daha gururlu bir adam yoktur. Üç yıl önce olan bir kaza içine dert oldu. Atın üstünde ayakta dururken, hayvan tökezledi ve boynunu kırdı”.
Buffalo Bill, Gürcüler ve Kızılderili binicilerle
Ivane ve Barthlome Baramidze ile Kızılderililer
Birleşik Devletlerde en bilinen Gürcü’lerden biri de Alexis Georgian (Gogokhia)’dır. Alexis, Birleşik Devletlere 1894’te Tiflis’te bir teknoloji Enstitüsünden atıldıktan sonra gitti. New York’ta birçok işte çalıştı ve İngilizce öğrendi. 1897’de, Luka Chkhartishvili ile tanıştı ve Buffalo Bill’in Vahşi Batı gösterilerine katıldı. 1899 sonuna kadar şovda kaldı ve sonra, 1900’de kendi grubuyla çalışmaya başladı. O zaman adını Alexis Georgian olarak değiştirdi. Captain Georgian, Colonel Georgian ve Prince Georgian olarak da gösteri yaptı. 1903-1905 yıllarından itibaren Birleşik Devletlerdeki hemen her Gürcü grubundan sorumlu olduğu söyleniyordu. Gürcüstan’ın kısa ömürlü Demokratik Cumhuriyeti hükümetinin (1918–1921) onu Birleşik Devletler Gürcüstan Büyükelçisi olarak görevlendirmek istedi. Ancak Gogokhia bu görevi reddetti ve 1949’da Minneapolis, Minnesota’da öldü.
Alexis Georgian (solda) ve Gürcü biniciler
Gürcü biniciler Bufalo Bill Wild West Show için New York'da, 1908
Kaynaklar:
GEORGIAN, Richar Alexis (2014). Georgian Rider Chronicles, The Adventures of Georgian Riders in America, ISBN: 978-0-9908209-9-4, Barringer Publishing/Schlesinger Advertising,USA.
MAKHARADZE, Irakli (2015). Georgian Trick Riders in American Wild West Shows, 1890s-1920s, ISBN-13: 978-0786497393, Publisher: McFarland, USA.
http://www.georgians.ge/history.htm
http://www.cowboysindians.com/2015/08/wild-west-georgians/
https://centerofthewest.org/2016/01/02/treasures-georgian-saddle/#
https://www.georgianjournal.ge/discover-georgia/28668-georgian-riders-in-the-wild-west.html