Karabağ Atı (Azerbaycan)
AZERBAYCAN’DA KARABAĞ ve DİLBOZ ATLARI VE AT KÜLTÜRÜ
Azerbaycan’ın ulusal sembollerinden birisi olarak kabul edilen Karabağ atları dağ, step, yarış ve binek atıdır. Adını, ilk yetiştirilmeye başlandığı Azerbaycan’nın Dağlık Karabağ bölgesinden almıştır.
Romalı yazar Publius Flavius Vegetius Renatus M.S. IV. yüzyılda Geç Roma döneminde askeri organizasyonları, savaşta belirli durumlara nasıl tepki verileceğini, bir kampın nasıl güçlendirilmesi ve organize edilmesi gerektiğini, askerlerin nasıl eğitileceğini, disiplinsiz birliklerle nasıl başa çıkılacağını, bir savaşın nasıl idare edileceğini, yürüyüşün nasıl yapılacağını, lejyonda organizasyon ve yiğitliği teşvik etmek için diğer birçok yararlı yöntemi açıkladığı Roma askeri kurumlarının tek eski el kitabı olan "Epitoma rei militaris (De-Re Militari olarak da bilinir)" ve bir veterinerlik kılavuzu olan "Digesta Artis Mulomedicinae" adlı eserlerinde Partian (Part İmparatorluğu, M.Ö. 247 – M.S. 224) ülkesinde bulunan atların altın renkli, sıcakkanlı, ancak hafif ve yorulmak nedir bilmeyen, çok dayanıklı, uzun ve güzel boyunlu atlardan övgüyle söz eder (Gutlıyev, 2013: 22).
Azerbaycan Karabağ bölgesi ve Agdam
Doğu Transkafkasya’da at varlığına ilişkin en eski buluntular ve at mezarları M.Ö. 2. binyılın sonuna endekslenmektedir. Antik Albanya bölgesinde bazı insan mezarlarının altına yerleştirilenler de dâhil olmak üzere ayrı ayrı gömülmüş atların baş ve bacak kemikleri bu mezarlarda bulunmuştur. M.Ö. 13. - 10. yüzyıl höyüklerinde bulunan ve dönemin soylularına ait olduğu düşünülen birçok mezarda da at iskeletleri bulundu. Bu mezarlarda ilginç olan ise ateş kültünün izleri olan kırmızı boya, kömür ve külün varlığının açıkça belirgin olmasıdır (Kurskaya, 2016: 62).
Aliyev’e göre Milattan önceki dönemlerde Orhisten olarak adlandırılan Karabağ bölgesinden söz eden Yunanlı tarihçi Strabon (MÖ 64 - MS 24), bu bölgede çok fazla atın bulunduğunu belirtir. Bu bilgi bile Karabağ bölgesinde özel bir at ırkının varlığını varsaymamızı sağlayan en eski kanıttır (Aliyev, 1989: 25).
7. - 10. yüzyıl arasında bölge ile ilgili yazan Arap yazarları, eserlerinde, İran ve Suriye'de büyük talep gören modern Azerbaycan atlarının meziyetlerini sıklıkla anlatmışlardır. Modern Karabağ ırkı, bu atların torunları olarak kabul edilebilir. Bunlar, eski günlerde "Kögliyan” olarak adlandırılan doğu tipi atlardır. Ayırt edici özellikleri, belirgin bir altın parlaklığına sahip bir doru veya al renkte olmalarıydı. Bazı al donlu Karabağ atlarının neredeyse siyah yelesi bulunmaktaydı. Bu al donlu atlar içerisinde çok nadir görülen bir durumdur. Böyle standart olmayan al donlu ancak yele ve kuyrukları koyu renkli atlar "Narinj" olarak adlandırılır (Kurskaya, 2016: 63).
Prenses Hurşudbanu Natavan’a ait Karabağ atı ”Alyetmez”, 1867
Karabağ atlarının eski Part İmparatorluğu ülkesi Türkmenistan ve İran’da yetiştirilen Ahalteke atlarıyla yakın bağları vardır. Bazı tarihçiler, eski zamanlarda bu atların aynı aileden geldiklerine ve Arap ırkının gelişiminde önemli etkileri olduğuna düşünmektedirler. Bazı tarih kaynakları ise 8. - 9. yüzyıllarda Azerbaycan’ın Arap istilası sırasında Karabağ atlarından karakteristik altın-kestane alı renginde onbinlerce atın istilacılar tarafından yağmalandığından söz etmektedir.
Rus Generali Vrangel, Karabağ atları ile ilgili şunları yazmaktadır: “Karabağ atı, Asya ülkelerinin at yetiştiriciliğinde Avrupalılar için safkan (İngiliz-Thoroughbred) yarış atı ne ise aynı öneme sahiptir. Uzun süre at yetiştiriciliğinin verimli bir şekilde yürütüldüğü birkaç yerde bu atlar 145 - 150 cm. yi geçmez. General Tweed'e göre, bu atların Orta Asya'da “Argamak” olarak adlandırılan soylu Türkmen atı ve Arap atı "Kühaylak (Küheylan)" ile birçok ortak yanı bulunmaktadır. Manatov harasının yok edilmesinden sonra bu ırk görünüşe göre hem nitelik hem de miktar olarak tekrar geri döndü. En iyi Karabağ atları, birkaç yıl önce Cafar-Kuli-Khan harasında buluştu.” (Vrangel, 1898: 295).
Bu ırk son şeklini ve karakteristiğini 18. ve 19. yüzyıllarda, Karabağ Hanlığı sırasında aldı. Karabağ hükümdarı Ibrahim-Khalil Han’ın (1763-1806) 3.000 – 4.000 attan oluşan ve çoğunlukla Karabağ ırkı olan bir sürü ele geçirdiğine dair deliller bulunmaktadır. 1823 yılındaki büyük satışlardan birinde, bir İngiliz firması, Karabağ Hanlığının son hükümdarı Medhi-Kulu Han’dan 60 safkan Karabağ kısrağı satın almıştır. Karabağ atlarının sayıları, 1826’daki Rus-İran savaşı sırasında zarar görmüştür ama ırk bozulmadan kalmıştır.
Medhi-kulu Han’dan sonra, kızı Hurşudbanu Natavan bu ırkla ilgilendi. Bir dizi başarıyla Karabağ aygırları 19. yüzyılda çeşitli fuarlarda en büyük ödülleri aldı. 1867’de Paris’te uluslararası bir sergide Han adlı Karabağ atı gümüş madalya aldı. İkinci olarak, 1869’da Tüm Rusya Atçılık Fuarında (Всероссийской конской выставке) Meymun adlı Karabağ atı gümüş madalya aldı, bir başka aygır Tokmak bronz madalya aldı. Alyetmez adlı üçüncü aygır da büyük ödül aldı ve Rus Kraliyet ahırının üretici aygırı oldu [1].
Askeri icatlarıyla tanınan Rus Albayı Nikolay Gulkeviç, 1908 yılında yayınladığı at ırkları ile ilgili kitabında, Karabağ atlarına yer vermektedir. İçerisinde Dağlık Karabağ’ın da yer aldığı Elizabetpol Guberniyasında (şimdiki Gence) safkan Karabağ atlarını yetiştiren bazı ailelerin bulunduğunu, bunların arasında en ünlülerinin Farruk-Bek Vezirov, Rostam Bekov, Cevanşir, Prens Otzmiyev ve Zulgadarov çiftliklerinin olduğunu belirtir (Gulkeviç, 1908: 20).
Paris sergisinde gümüş madalya alan “Han” (Ressam: N.E. Sverçkov), 1867
Tebriz ve Tahran pazarlarında da büyük ilgi gören bu atlar Rusya’da da popülerdi. Rus Don atlarının oluşmasında Karabağ atları önemli bir rol oynamışlardır. 1836’da Rus General Madatov’un Dağlık Karabağ’daki harada 200 Karabağ kısrağının da içinde bulunduğu tüm atları Don bölgesindeki at yetiştiricilerinden V.D. Ilovaisky’e satıldı. 20. yüzyılın başlarına kadar da bu Karabağ atları Rus Don atlarının geliştirilmesi için bölgedeki at yetiştiricileri tarafından sıklıkla kullanıldı[2].
20. yüzyılın başlarında, bir kez daha Karabağ atları Transkafkasya’daki ve kısmen de Karabağ’taki sivil ve etnik savaşlar yüzünden sayı olarak hızla azaldı. Karabağ hanları tarafından kurulmuş ve varisleri tarafından geliştirilmiş olan at yetiştiriciliği yatırımları, 1905’te yok edildi. Bu süre içerisinde birçok safkan Karabağ atı, başka atlarla karışmış, bunun sonucu olarak bazı özelliklerini kaybetmiş ve boyut olarak küçülmüşlerdir. SSCB döneminde yeniden ele alınan bu ırkın Prof. Kalugin tarafından, 1926-1928 yılları arasında Karabağ atlarının sayısı saptandı, aygır kitabı hazırlandı. 1949 yılından itibaren Azerbaycan’daki Agdam, Göy-Tepe harasında, birçok karakteristik özelliklerini yeniden gösterecek şekilde yetiştirilmeye başlandı. Bu süreçte bölgedeki atlar arasından en tipik özellikte olen kısraklar bu harada toplandı. Agdam harasının tek Karabağ aygırı olan “Sultan” dışında yetiştirmede “Kadimi 1”, “Kadimi 2”, “Contingent” ve “Korfu” adlı Arap ırkı aygırla birkaç tane de Terek ırkı aygır kullanıldı.
1956’da dönemin önemli aygırlarından birisi sayılan Zaman adlı Karabağ aygırı, bir Ahalteke olan Mele-Kush’la birlikte, Sovyet Hükümeti tarafından İngiliz Kraliçesi II. Elizabeth’e hediye olarak sunuldu. Daha önce de 1823 yılında İngiltere’deki at yetiştiricileri tarafından 60 adet Karabağ kısrağının satın alınarak İngiltere’ye götürüldüğü ve özellikle Zaman adlı aygır’ın İngilteredeki bazı at ırklarının geliştirilmesinde kullanıldığı düşünülmektedir[3].
1956 yılında İngiltere Kraliçesine hediye edilen “Zaman”
Karabağ at ırkı, Dağlık Karabağ üzerindeki Ermeni-Azeri çatışması sırasında yeni bir gerilemeyle daha karşı karşıya kalmıştır. 1993’te Ermeni kuvvetlerinin Agdam’ı işgal etmesinden günler önce, Karabağ atlarının çoğu Agdam harasından kurtarılmıştır. Bu atlar şu anda Barda ve Agjabadi illerinin arasındaki Karabağ düzlüklerindeki ovalarda, kışlık meralarda yetiştirilmektedirler (Parfenov, 2002: 73).
Bu ırkın ana don renkleri, karakteristik olarak altına çalan açık al ve dorudur. Açık al dona Sarılar denir. Doru benzeri açık al, ancak yele ve kuyrukları koyu dona ise Azerbaycan Türkçe’sinde Narinjadı verilir. Bazen demirkır donlar da görülmektedir. Baş ve ayaklarda beyaz nişane ve sekiler görülebilir.
Karabağ atları, hızlı ve tetik oldukları kadar, iyi huylu olmalarıyla da ünlüdür. Sakin, istekli ve cesurdur. Enerjiktirler ve kolay eğitilebilirler. 2004 yılında Ağdam Bölgesinden Kişmişadlı bir Karabağ atı 1000 m. mesafeyi 1 dk 9s n. de, 1600 m. mesafeyi ise 1 dk 52 sn.de koşarak iki farklı hız rekoru kırmıştır[4].
Karabağ atı “Sultan”
“Narinj” Karabağ atı
Azerbaycan halkının “cennetten bir armağan” olarak gördükleri bu at ırkı, güzelliği ve zarafeti ile bölgedeki diğer at ırklarından her zaman ayırt edilmektedir. Görünüşünün güzelliği nedeniyle Azerbaycan folkloru ve yazılı edebiyatında genellikle ceylanlarla karşılaştırılmıştır[5].
Ünlü Rus şairi ve yazarı Lermontov bu atlara hayranlığını “Demon (İblis)” adlı şiirinde şöyle anlatır:
“(…) Sinodal hükümdarının kendisi
Öncülük ediyordu zengin kervana.
İpek kuşak sarılı zarif bedeninde
Işıl ışıl parlıyordu kılıcı ve hançeri,
Sırtında gümüş kakmalı tüfek vardı.
Hafif rüzgârda dalgalanmaktaydı
Altın sırmalı pelerininin yenleri (kaftanının yenleri)
Rengârenk ibrişim işlenmiş eyerine,
Püskül püsküldü elindeki dizginleri.
Köpükler saça saça uçan atı da
Altın rengiydi paha biçilmez donda.
Karabağ otlaklarının çevik öğrencisi (çocuğu),
Kulaklarını bükerek korkuyla dolu,
Sarp kayalıktan hırlayarak bakıyordu
Boşanan azgın dalgaların köpüğüne.
Kıyı boyu uzanan dar, tehlikeli yolun
Duvar gibi dik kayalıktı sol yanı,
Sağ yanıysa derin, azgın ırmaktı.
Geç olmuştu. Karlı zirvelerde
Kızıllık kaybolmuş, yoğun sisle
Kaplanmıştı yolun dört bir yanı...
Kervan gittikçe artırmıştı hızını” (Lermontov, 2014: 80)
Yazar Puşkin ise “1829 yılında Erzurum’a Seyahat (Путешествие в Арзрум)” adlı kitabında Ermeni, Çerkes, Gürcü ve İranlıların aralarında genç Rus yetkililerin mükemmel görünümlü, altın sarısı parlak Karabağ atları ile Tiflis meydanında gezdiğini yazmaktadır (Puşkin, 1829: 24).
Azerbaycan’ın ulusal şairi Kurban Said, dünyaca ünlü “Ali ile Nino” adlı eserinde Karabağ atlarına yer vermeden geçmez:
“Atların beklenmedik kişneyişi beni ürküttü ve başımı kaldırdım. Bir an için hem Nino'yu hem de tüm dünyayı unuttum. Dar küçükbaşlı, gururlu görünüşlü, ince gövdeli ve balerin gibi ince bacaklı küçük bir at karşımda duruyordu. Eyerde sarkık bıyıklı ve büyük, çarpık burunlu yaşlı bir adam oturuyordu. Bu komşu toprak sahibi Prens Medikov'du. Donmuş halde, gözlerime inanamadan atına hayranlıkla bakakaldım. Hemen Şuşa'da yaşarken yeterince duyduğum bu altın renkli Aziz Sarı Bek adlı at ile ilgili hikâyeler aklıma geldi. Tüm Karabağ'da bunun gibi on iki at var. Sultan haremindeki kadınlardan daha çok ilgileniliyor. Ve şimdi bu efsanevi at önümde durdu. - Nereye gidiyorsun prens? - Savaşa evlat. - Ne kadar güzel bir atınız var prens!” (Said, 2014: 14)
19. yüzyılda bölgedeki at ırkları ile ilgili yapılan çalışmaların katılımcılarından biri olan Gutten Chapsky şunları yazmıştır: “Karabakh atı düz arazide koşarken diğer ırkların gerisinde kalsa da, dağlık alanlarda hepsinden öndedir”[6].
Karabağ Kögliyanı’nın Ahalteke ırkı ile olan ilişkisi, eksterior yapısı (dış görünüşü) dikkatli bir şekilde incelendiğinde görülebilir. Boynunun ve başının şekli, büyük derin gözleri, yelelerinin incel ve ipeksi oluşu, bünyesinin hassas ve kuru oluşu ile özellikle altın renkli donu, Kögliyan’lara has özgünlüğü, parlak bir Ahalteke'yi andırmaktadır. Bu ırklar arasındaki başlıca farklılıklar, öncelikle yetiştirilme koşullarından, onlara yüklenen görevlerden ve kullanım özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Uzun boynu, uzun ve dar gövdesi, uzun bacakları ve siluetinde düz uzun çizgilerin baskın olduğu Ahalteke, belirgin bir yarış atı türüdür. Dünya edebiyatında genellikle tazı köpeğiyle karşılaştırılmaktadır.
Karabağ atları ise genel olarak yarış atı özelliklerini kaybetmiştir. Atlar için dağlarda her şeyden önce çeviklik, istikrarlı dayanıklılık, aniden durma yeteneği gerekiyordu ve hızlanmaya yer yoktu. Doğa koşullarının yanısıra, yılkı yetiştiriciliği, atların büyümesinde bir artış sağlamadı ve şiddetli kışlarda, yüksek irtifadaki otlaklarda, daha az yem talep eden bir at haline geldi. Sonuç olarak, Kögliyan, çok yönlü bir binicilik atına has yuvarlak, kompakt şeklini ve daha kısa bir boyun ile turna profilli başını elde etti. Buna rağmen günümüzde Azerbaycan’da at yarışlarında kullanılmaya devam etmektedir.
Türkmen atı Ahalteke ve Türkmen tazısı (Foto: Artur Baboev)
Karabağ atları 20. yüzyıl içerisinde Don atlarının yanı sıra Avrupa'da İngiltere, Fransa ve Polonya'da da at ırklarının geliştirilmesi için kullanılmıştır[7].
Kabağ atlarının günümüze kadar gelen dört soy hattı bulunmaktadır. Bunlardan ilki 1919 doğumlu safkan Karabağ olan “Nadir” hattıdır. Nadir, ortalama 145cm cidagosu ile diğer soylara göre daha kısaydı ve 1930 yılında "Daşyus" harasında doğan “Nadir II”nin babasıydı. Bu hattın diğer aygırı, 1943'e kadar varlığını sürdüren Ağdam bölgesindeki “Asi Aslanov” kolhozunda 1935 yılında doğan “Nohta”dır. Altın kahverengi donlu “Nohta”nın oğlu “Sultan” 1947 yılında doğdu ve Nohta hattının en önemli damızlık aygırıydı. “Taçka” adlı kısraktan doğan oğlu “Sultakin” ırkın şampiyonuydu ve onun tayları Signal, Salsal ve Saptis, damızlık kitabının sonuna kadar Nadir hattını devam ettirdiler.
Bir diğer soy hattı safkan Arap olan “Korey”den gelen hattır. Korey oğlu “Kontingent”, “Kadmi” ve “Kadmi II”, “Korf II” ve “Pusk” adlı aygırlar Karabağ atı'nın iyileştirilmesine önemli katkıda bulundu.
Üçüncü soy hattı “Skrzip” ve bir diğer soy hattı ise “Paket”, "Parol" ve torunu “Narsan”dan oluşmaktadır[8].
Kögliyanların Arap kökenine ilişkin yerel efsanelere gelince, bunlar büyük olasılıkla Müslümanların Arapça olan her şeye saygılı tutumu ve Arap atına meraklı Avrupalıların önyargılı yorumuyla yaratılmışlardır. Kögliyanlarla at yetiştiriciliği çalışmalarının ana ilkelerinden biri safkan yetiştiriciliğidir ve Han harasına giren ve orada parlak bir iz bırakan “Arap” aygırları da Türkmen kökenli olabilir. Türkmen atları kuzey İran'da çok popülerdi ve Tiflis'e bile getirilmişti. Örneğin Karabağ atının büyük bir hayranı ve uzmanı olan Albay Konstantin A. Diterihs'e göre[9], 1747'de İran şahı Nadir Şah'ın tüm harası ölümünden sonra Karabağ'a getirildi.
Yaşar Gülüzade’ye ait Karabağ atları yılkısı
Bugün, Batı Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth’e hediye edilen “Zaman” adlı aygırdan olma elliden fazla Karabağ atının olduğu düşünülmektedir. Ancak Avrupa Birliği’nin Azerbaycan'dan at ithalatını yasaklaması nedeniyle bu güzel ırkın Avrupa’daki varlığının daha iyi korunmasında bazı sorunlarla karşılaşılmaktadır (Volkova, 2000: 23).
2008 yılında Karabağ Atları Damızlık Kitabı’nın ikinci cildi yayınlandı ve üçüncüsü yayına hazırlanmaktadır. Yetiştirme çalışmaları Azerbaycan Tarım Bakanlığı'nın (Azerdamazlık Derneği) kontrolünde olup, haralarda ve damızlık çiftliklerinde kayıtlar tutulmaktadır. Karabağ atları için DNA test sistemi devreye alınmıştır. Ana damızlık çiftliklerindeki genç taylar hız ve çeviklik açısından hipodrom testlerine tabi tutulmaktadır. Yıllar önce olduğu gibi Azerbaycan Cumhuriyeti’ndeki at yetiştiriciliğinin ana merkezi Ağdam Harası’dır. Bu devlet kuruluşunun envanterinde 50'den fazla Karabağ ırkı kısrak ve 2004 doğumlu Karabağ atı Sarab (Senato - Satma) ve 2007 doğumlu Hazri (Senato - Çam) de dâhil olmak üzere birkaç aygır bulunmaktadır.
Karabağ atları da diğer birçok dağ ve step atları gibi yılkıda yetiştirilirler. Genellikle “kültürel yılkı” yöntemi kullanılan yetiştirme sırasında kısraklar dağlardaki yılkıdan yaz-kış ayrılmazlar. İyi aygırlarla çiftleştirilen kısraklardan elde edilen taylar sütten kesilir kesilmez binek veya damızlık olarak kullanılmak üzere ayrılırlar.
Karabağ atları Bakü'de geçit töreninde
Bugün Ağdam Devlet Harasının yanı sıra özel girişimciler de Karabağ atı yetiştiriciliği yapmaktadır. En büyük yetiştirici, 40 damızlık kısrak ve 5 damızlık aygır sahibi Yaşar Gülüzade'dir. Devlet kontrolündeki bu işletmedeki ıslah çalışmalarının ana konsepti Karabağ ırkının, Arap kanı eklenmeden saf olarak yetiştirilmesidir. 2014 yılı itibariyle Azerbaycan Cumhuriyeti’ndeki damızlık Karabağ Atları’nda kısrak sayısı 100’ü geçmiştir.[10]
10 - 13 Mayıs 2012 tarihinde İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth’in tahta çıkışının 60. yılı kutlamalarında davet edilen Azerbaycan Binicilik Federasyonu ve Azerbaycan Kültür Bakanlığı, düzenlenen bu etkinlikte 1956 yılında I. Elizabeth’e hediye edilen Karabağ atlarının anısına mükemmel bir Binicilik gösterisi sergiledi. Rusya Federasyonu, Umman Sultanlığı ve Hindistan Binicilik gösterilerinin de yer aldığı kutlamalarda altın donlu Karabağ atlarıyla gösterilerini sunan Azerbaycan’lı biniciler ve dansçılar büyük bir hayranlıkla izlendiler[11].
Azerbaycan Atlı Gösteri grubu Windsor Sarayı’nda Karabağ atlarıyla
Azerbaycanlı emektar gazeteci Hidayet Zeynalov’un “At için özlem duyuyoruz!” başlıklı yazısında da dediği gibi: “At Azerbaycan halkının yaşamında önemli bir yer tutar. Tarih kayıtlarından da anlaşılacağı gibi atalarımız Midyalılarda atçılığın çok gelişmiş olduğu bilinmektedir. Midya atları Herodot’un da yazılarına yüksekliği, gücü ve güzelliği ile konu olmuştur. Yıllar sonra Azerbaycan, bu alandaki ününü Karabağ atları ile pekiştirmiştir… Ancak gözleri elektrik ışığı gibi parlayan, kalbi motor gibi çarpan, 20. yüzyıl demir çağını dörtnala geçerken Atlar da önemini yitirmeye başladılar. Bu durumda dünyadaki 50’den fazla at ırkının arasında önemli bir yer tutan Karabağ atları ile değerli Deliboz atlarının neslinin tükenmesi tehlikesi ile karşı karşıya kalmış bulunmaktadır” (Esedov, 2008: 8).
Azerbaycan Cumhuriyeti Tarım Bakanlığı tarafından son yıllarda Azerbaycan’ın ulusal sembolü sayılan Karabağ ve Deliboz Atları ile ilgili yeni önlemler alınmaya başlanmıştır. Azerbaycan Devlet Başkanı ilham Aliev tarafından 21 Ağustos 2015 tarih ve 1365 sayılı “Çiftlik Hayvanlarının Lojistiğini İyileştirmeye Yönelik Önlemler” ve 22 Şubat 2017 tarih 2688 sayılı “Karabağ At Irkının Gelişimi İçin Ek Destek” konusunda yayınlanan genelgeler doğrultusunda, Agjabadi ilçesi Hamtorpag mevkiinde 35,5 hektarlık alanda Uluslararası standartlarda bir hara ve atçılık kompleksi inşa edilmiştir.
5 Kasım 2018 tarihinde açılışı Devlet Başkanı İlham Aliyev tarafından gerçekleştirilen bu komplekste modern bir güvenlik binası, dezenfeksiyon havuzu, ofis binası, kısrak doğum ahırları, aygır ahırları, damızlık kısraklar ve genç tay ahırları, kapalı manej, yürüyüş alanı, izleme terasları, muayene odası, karantina binası, çiftlik deposu, koşu parkuru, eğitim tesisi, gübre depolama tesisi ve yardımcı tesislerden oluşmaktadır[12].
Azerbaycan’da yetiştirilen bir diğer binek at ırkı olan Dilboz (Deliboz), Azerbaycan’ın Kazak, Akstafa ve Tauz bölgeleri ile Gürcistan ve Ermenistan’ın bu bölgelere komşu bölgelerinde yetiştirilmiştir. Bazı eski yayınlarda Dilboz atları Azerbaycan’ın “Kazak” Atı ya da Azerbaycan Atı olarak tanımlanmaktadır.
Sovyetler Birliği döneminde Tarım Bakanlığı uzmanları, 1930 ve 1940’lı yıllarda geniş at toplulukları üzerinde çalışarak özellikli Dilboz tipini belirlemişlerdir. Belirlenen bu atların geliştirilmesi için Arap ve Karabağ binek tipi aygırlar kullanılmıştır (Hendricks, 1995: 154, 155).
Azerbaycan Süvari Birliği Bakü'de BDilboz atları ile resmigeçit töreninde
Dilbaz, Delibozskaya, Deliboz gibi adlarla da anılan Dilboz atları batı Azerbaycan’da geniş bir alana yayılmışlardır. 1943 yılında Azerbaycan Cumhuriyetinde at varlığını arttırmak üzere kurulan Devlet Yetiştirme Kooperatifi (Gosplemrassadnik) popülasyonu ve ırkın verimini arttırmak amacıyla birçok çalışma yapmıştır.
1950’lerden bu yana, Azerbaycan atları olarak bilinen Karabağ’lar ayrıca yetiştirilirken, Arap ve Tersk (Terek-Osetya) atlarıyla da geliştirilme çalışmaları yapılmıştır. Bu melezleme sonucunda bugünkü Dilboz tip atlar ortaya çıkarmıştır [13].
Dilboz Atları, düz bir profile, açık bir alın ve kısa bir buruna, temiz kısa bir başa, kompakt ağır bir boyuna, iyi bir üst çizgiye sahiptir. Kaburgalı geniş bir gövde ve hatta uzun bir sırt ve bel ile diğerlerinden ayrılır. Kuyruk tutuşu gösterişlidir. Dilboz’un karakter yapısı, enerjik, dengesiz mizacı ve baskın rahvan yürüyüşüyle tanımlanmaktadır. Son derece çevik, cesur ve canayakın atlardır. Tipik bir özellikleri de çatal dil gibi görünen, dilindeki garip, boyuna kattır. Ortalama cidago yüksekliği 140 - 152cm, göğüs çevresi 172cm ve incik kemiği çevresi 19,4cm’dir. Tırnakları serttir ve çabuk büyürler. Deliboz atları güçlüdürler ve iyi çalışma kapasitesi gösterirler. Dağlık arazide 115-130kg ağırlıkla 45-55km’yi kolaylıkla ve 70km de biniciyle gidebilirler. En iyi yarış sonuçları 1600m için 1 dk 56 sn ve 2400m için 2dk 55sn’dir.
Azerbaycan Dilboz atı
Genellikle kır donlara sahip olan Dilboz’un soy çekirdeği günümüzde Terek aygırları Tselostat ve Pygmalion’un torunları tarafından da temsil edilir. Bu nedenle yerel atların yetiştirme çekirdeklerinin nasıl yeniden oluşturulacağı konusunda problem çıkmaktadır. Daşyuz harası, yüksek oranda Terek kanına sahip üretme kısrakları dâhil 140 adet en tipik Dilboz atına sahiptir. Öncelikle safkan yetiştirme planlanmış ancak melezlerin değerli özelliklerini korumak adına az Terek kanı taşıyan birkaç aygırla geri melezleme yapılmıştır[14].
2018 yılında açılan Hamtorpag modern atçılık kompleksi
6 Ağustos 2020 tarihinde Covid’19 pandemi sürecinde çevrimiçi olarak gerçekleştirilen konferansta Karabağ Atları’nın geleceği tartışılmıştır. Uluslararası düzeyde ilk kez gerçekleştirilen bu konferansa Azerbaycan’dan Azerbaycan Tarım Bakanlığı Hayvancılık ve İzleme Dairesi Başkanı Esmira Latifova, Azerbaycan Cumhuriyeti Binicilik Federasyonu Genel Sekreteri Bahruz Nabiev, Prof. Paşa Gasanlı, Özel at çiftliği sahibi ve "Karabağ Atları Damızlık Kitabı (II. cilt)” editörü Yaşar Aliguseynoglu Gülüzade ve Karabağ ve Deliboz (Dilboz) Irkları Devlet Damızlık Kitabı ortak yazarı Taleh Mustafayev, Azerbaycan Diaspora ile Çalışma Devlet Komitesi analisti Teymur Atayev ile Tebriz Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Emekli Prof. Mahpeykar Gasanlı (İran), Tebriz Üniversitesi, İran Cumhuriyeti Binicilik Federasyonu, Karabağ Irkı Komitesi’nden Dr. İbrahim Hudabande (İran), Almanya Karabağ Atları Derneği Başkanı Verena Şolian (Almanya), Karabağ Atlarını Kurtarma Amerikan Sivil Toplum Derneği (USAKHRA) Başkanı Samir Novruzov (ABD), At Yetiştiricisi, Moskova Timiryazev Tarım Akademisi mezunu, Zoolog ve Fotoğraf sanatçısı Datse Ştraus (Letonya), Tüm Rusya At Yetiştiriciliği Araştırma Enstitüsü (FBGNU) Başkanı Aleksandr Mihayloviç Zaytsev (Rusya) katılmışlardır.
Organizasyonunu, Unicorn Challenge'ın Genel Müdürü Elvin İmanov ve ekibinin yaptığı konferansta Karabağ atlarının bugünkü durumu, canlı hayvan sayıları, dağılım coğrafyası, yurtdışı dâhil bakım ve yetiştirme koşulları, ıslah çalışmaları ve bu konudaki zorluklar, muhasebe, damızlık ve at kayıtlarının tutulması, ırkın geliştirilmesi, tanıtımı ve pazarlaması, kullanım alanlarının genişletilmesi gibi konular uzun uzadıya tartışıldı[15].
“Sarılar” Karabağ atı ve yetiştirici Yaşar Gülüzade
KAYNAK:
KOÇKAR, M. Tekin (2021) Kafkasya'nın Atları, Tarih, Irklar ve Kafkasya'da Atlı Kültür, Mingi Tav Karaçay-Malkar Bilim ve Kültür Araştırmaları Derneği Yayınları, No: 5, Sonçağ Matbaacılık, Ankara.