Karaçay Atları
Karaçay atları bugünkü Rusya Federasyonu’nda, Batı Kafkasya’da, Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti’nde ve Kabardey-Balkar Cumhuriyeti’nde, Elbrus Dağı ve yüksek vadilerinde Hurzuk, Uçkulan ve Kartcurt köylerinin yer aldığı “Ullu Karaçay” adlı bölge ile Mara, Sıntı, Teberdi, Cögetey, Zelençuk ve Arhız bölgelerinde yetiştirilen aborijin[1] at ırklarından birisidir. Bölgenin en eski otokhton (yerli) halklarından birisi olan ve kendilerini “Alan halk”, “Karaçaylı” ya da “Taulu” olarak adlandıran Karaçay-Malkarlılar tarafından yetiştirilmektedirler. Varlıkları 14. yüzyıldan bu yana bilinen bu atlar günümüzde de Karaçay-Malkar halkının en önemli sembollerinden birisidir.
Birçok Avrupalı araştırmacı yazılarında Karaçay-Malkarlılar’dan ayrıntılarıyla söz etmişlerdir. Örneğin 17. yüzyılda Karaçaylılar ile ilgili ilk bilgi verenlerden birisi de A. Lamberti’dir. “Caraccioli veya Caracircesciò (Kara Çerkesler)” adıyla anıldıklarını, Hun kökenli olduklarını düşündüğünü, saf bir Türkçe konuştuklarını ve geleneklerini çok iyi koruduklarını belirtir (Lamberti, 1654: 2, 196, 202).
Karaçay-Malkarlılar günümüzde Rusya Federasyonu’nda Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti ve Kabardey-Balkar Cumhuriyeti’nde, Kafkas sıradağlarının ve Avrupa’nın en yüksek dağı olan 5642m. yüksekliğindeki Elbrus (Mingitau) dağı eteklerinde yaşamaktadırlar.
Karaçay-Malkarlılar 19. yüzyıldan itibaren büyük miktarlarda göç olayları yaşamışlardır. Osmanlı Devleti’nin göçmen politikaları, Karaçay-Malkar bölgesinde nüfus artışı, yer darlığı ve dini inanışlarını daha iyi yaşamak gibi nedenlerle Osmanlı Devleti topraklarına 1886 ve 1905 yıllarında iki büyük göç yaşanmış, göçmen Karaçay-Malkarlılar Anadolu’da Kayseri, Sivas, Tokat, Afyon, Konya ve Eskişehir’deki köylere Ortadoğu’da ise Suriye’de Şam civarındaki köylere yerleştirilmişlerdir. Kafkasya’dan ayrıldıklarında yaklaşık sayıları 10 bin kişi kadar olan bu göçmenler, ayrılmalarından itibaren yol boyunca hastalık, soygun gibi nedenlerle neredeyse yarısı yolda hayatını kaybetmiş, büyük sıkıntılar çekmiştir. Göç ettirildikleri bölgelere ulaşabilenlerin sayısı yaklaşık 6 - 7 bin kişi civarındadır (Koçkar, 2017: 25-37).
Stalin döneminde ise 2 Kasım 1943 ve 8 Mart 1944 yıllarında “Almanlarla iş birliği yaptıkları” gerekçesiyle Kazakistan ve Kırgızistan gibi Orta Asya ülkelerine topyekûn sürgüne gönderilen Karaçay-Malkarlılar 14 yıl gibi bir süre bu bölgelerde yokluk ve sefalet içerisinde yaşamak zorunda kaldı. 1957 yılında geri dönmelerine izin verilen ve 1962 yılında da “onurları iade edilen” Karaçay-Malkarlılar uzun bir süre rehabilitasyon süreci geçirmek zorunda kaldılar. Çünkü sürgüne gönderildiklerinde evlerine Gürcistan’dan getirilen Svanlar yerleştirilmiş ve arazilerine, hayvanlarına el konmuştu. Boş evlere yerleştirilen Svanlar Karaçay-Malkarlıların evlerinde bıraktıkları ziynet eşyaları dâhil her şeyi sahiplenmişlerdi. Geri dönen Karaçay-Malkarlılar, Orta Asya’da çektikleri zorlukları tekrar yaşamak zorunda kaldılar. Kendi evlerini bölgeye yerleştirilenlerden satın almak için uğraştılar. Bölgeden evlerine geri dönen Svanlar ise ellerine geçen hayvanlar dâhil bütün her şeyi Svan bölgesine götürdüler. Karaçay-Malkarlılar bu sürecin ardından eski kimliklerini kazanmak için tekrar mücadele etmek, çok çalışmak zorunda kaldılar. Günümüze kadar SSCB ve Rusya Federasyonu’nda uzay çalışmaları da dâhil birçok alanda başarılı çalışmalar yaptılar. 1994 yılında Rusya Federasyonu hükümeti tarafından, uğradıkları bu haksızlık nedeniyle sürgünde geçen yılları için tazminat ödendi (Botaşev, 2019: 5; Curtubayev, 2010: 703)[2].
Karaçay-Malkarlıların yaşadıkları bölgede bulunan çok değişik ve yararlı bitkiler, flora ve iklim koşulları ile Hazar Denizi’ne dökülen Terek, Kuma ve Karadeniz’e dökülen Kuban, Zelençuk, Laba gibi nehirlerin kenarlarında ve bölgedeki yüksek vadiler atçılık ve hayvancılığın gelişmesini sağlamıştır (Parfenov ve Politova, 2005).
Bu atların nasıl geliştiği hakkında ayrıntılı bilgiler bulunmamakla birlikte, kanlarında bölgede yaşamış olan halklardan İskit, Sarmat, Alan, Moğol ve Arap atlarının kanları bulunduğu düşünülmektedir. Karaçay dağ atları yüzyıllardır bölge halkının en önemli ekonomik gücü, iş ve askeri amaçlarla kullanılan çok yönlü bir dağ atıdır. Bu atlarla ilgili ilk yazılı bilgiler 17. yüzyılda ortaya çıkmaya başlamıştır.
Sovyet Arkeolog V. B. Kovalevskaya’ya göre, Karaçaylıların ataları olan Alanlar yaşamlarını at sırtında geçiren, bölgedeki varlıklarını at sayesinde sürdüren bir halk olarak biliniyordu. Atları sayesinde bölgede büyük bir İmparatorluk kurabilmişlerdi (Parfenov ve Politova, 2005).
Kırım ve Kafkasya Bölgesinde araştırmalar yapan Alman asıllı Rus bilim adamı Peter Simon Pallas, 1790 yılında anılarını ve çalışmalarını yayınladığı “Puteşestviye po Yujnım provintsiyam Rossiyskoy İmperii v 1793 i 1794 gg” adlı kitabında “… Karaçaylılar, orta boylu, dayanıklı, sıcakkanlı atlar yetiştirmektedirler. Bu atlar olağanüstü özellikleri ile bilinmektedirler” diye yazmaktadır (Budayev, 2006: 18; Miziev, 2000: 114).
19. yüzyılın başlarında Karaçay atları Karaçay bölgesinin dışında da popüler olmaya başlamıştı. Alman bilim insanı, Rusya Petersburg İmparatorluk Bilimler Akademisi üyesi Julius Heinrich Klaproth (1783–1835), 1807 – 1808 yılları arasında gezdiği Kafkasya notlarında Karaçay atları ile ilgili şu notu yazmıştır: “…Karaçaylılar koyun, eşek ve katırın yanı sıra küçük ancak dağlarda seyahat etmek için dayanıklı, çok çevik, güçlü ve mükemmel atlar yetiştirmektedirler. (…) Hasta ve yaşlı atları kuyruk ve yelelerini keserek dağlara sürerler. Atlar iyileşip şişmanlayınca keserek etlerini kış için kuruturlar. Bu etleri mide, karaciğer rahatsızlığı olanlar için kullanırlar. (…) Çok miktarda yetiştirdikleri atlarını Gürcistan’a, İmereti ve Mingrellere satarlar” (Klaphroth, 1812: 518-531).
Kafkasya’nın Yermolov orduları ve Ruslar tarafından tamamen kontrol altına alınmasından bir süre önce 1810 – 1812 yılları arasında Batı Kafkasya ve Gürcistan coğrafyasını inceleyen Rus Çarlığı’nın Dışişleri Asya temsilcisi ve Kafkasya tarihi üzerine yazılar yazan S. Bronevskiy, Karaçaylılar ile ilgili şu notları yazmıştı: “Karaçaylılara Gürcüce, "Karşageti" adı verilmektedir. Kuban nehrinin yukarı kesimlerinde, Elbrus dağının kuzey yamaçlarında yüksek vadilerde yaşıyorlar... Dağların yamaçlarında çok fazla at, sığır ve koyun yetiştiriciliği yapıyorlar. Küçük ve derme çatma köylerde yaşıyorlar ve bir lider tarafından yönetiliyorlar. Karaçay atı olarak bilinen küçük ama güçlü bir dağ atları var. Onlara giden yollar çok zor ve tehlikeli patikalardan geçer” (Bronevskiy, 1823: 220).
1829 yılında Kafkasya’yı dolaşan Macar asıllı Fransız bilim adamı, Oryantalist ve gezgin Jean-Charles Besse (1765-1842) kitabında, Karaçay atları ile ilgili şöyle yazmaktadır: “Karaçaylılar iyi cins (üstün ırk) at yetiştirirler. Bazıları Avrupa 'da iki bin franka kadar alıcı bulabilmektedir. Çok miktarda sığır ve koyun yetiştirirler. Et olarak genel tüketim maddeleri bunlardır. Çok lezzetli tereyağı ve peynir üretirler” (Besse, 1838: 73).
Kitabında Klaphroth’a da atıfta bulunarak: “Bazı tüccar tercümanların aktardığına göre, M. Klaproth, Karaçaylılardan bahsederken bu bölgenin atlarının cüsse olarak küçük olduğunu söyler. Fakat genel olarak bu atlar hafif süvari atları olarak kullanılan atlardır. Zaten koşarken çok seridirler. Taşlı ve çok dik yokuşları böylesine kolay çıkabilecek özellikte olanlarını ve uzun mesafelere o kadar uzun süre dayanabilenlerini hiç görmedim” (Besse, 1838: 73).
Félix Leprince-Ringuet tarafından 1897 yılında Kuban vadisinde çekilen fotoğrafta Karaçay atları ve Karaçaylılar
Besse, Karaçaylıların binicilik yeteneklerinden de söz ederek: “Karaçaylılar başlarında valileri İslam Kırımşauhal olmak üzere birlikte sefere çıkarlardı. Hepsi de kendi kıyafetleri olan Çerkeska giyerlerdi. Ve bu kıyafet sadece bütün Kafkasya halkı tarafından değil aynı zamanda Kazak subayları tarafından da benimsenmişti. Mükemmel ata binerler, atı çok ustalıkla idare ederlerdi. Kaydetmek gerekir ki Karaçaylılar çok zarif, çok çevik insanlar ve çok iyi nişancılardır” (Besse, 1838: 72).
Uçkulan bölgesinde, Hasanbiy ve N.S. İvanenko’nun oğlu Mişa Karaçay atıyla, 1907
1848'de Karaçay bölgesini ziyaret eden ve "G-d (Г-дъ)" takma adıyla yazan bir Rus yazar Karaçay atları ile ilgili dikkat çekici bilgiler vermektedir: “Nalları olmadan bu atların binicilerini dik dağdan birkaç mil uzunluğundaki yoldan nasıl indirdiğine hayret etmemek mümkün değil. Sıklıkla uçurum kenarlarında aldığı yol neredeyse bir toynak genişliğinde ve bir arşın kadar eksik patikalardan oluşuyor. Akıllı atlar ön ayakları ile yolda geniş adımlarla yol alırken arka ayaklarına da yer açarak ilerler ve asla dengesini kaybetmez. Bu dik yamaçlarda Karaçaylılar bizi sürekli şaşırttılar. Geçilmez dediğimiz ve yaya dahi geçilmesi zor olan yollardan hızlarını bile azaltmadan önümüzden gidip bize yol göstererek yardım ettiler” (Botaşev, 2019: 81).
Karaçay atlarının özellikleri ile ilgili bir başka yazıda Rus ordusu subaylarından V. Şvetsov Moskova’da 1855 yılında yayımlanan “Moskvityanin” adlı dergide yazdığı anılarında “Karaçaylıların atları en iyi Kafkas ırklarından biri olarak kabul edilir. Kayalık ve dik yollarda sürme cesaretleri nedeniyle daha değerlidirler. Adımları ölçülü ve sakindir. Atınıza özgürlük verdiğinizde, diğer ırkların hiçbirinin tek bir adım atmayacağı yerlerde, patikalarda bir toynak sığabilecek kadar yer bulsa bile yol boyunca sıkıntısız bir şekilde yol alabilir. Bu hayvanlar kendi doğal içgüdüleri ile hareket ederler. Bu yollarda onların yolunu değiştirmek için zorlayamazsınız” diye söz etmektedir (Şvetsov, 1855: 51).
1874 yılında Elbrus dağına tırmanan İngiliz alpinist (dağcı) ve yazar Florence Crauford Grove (1838–1902), Çegem, Baksan, Bızıngı, Uçkulan, Hurzuk, Mahar bölgelerinde yaptığı tırmanış gezilerinde Karaçaylıların sosyal yaşamlarıyla ve gelenekleriyle ilgili ayrıntılı bilgi vermiş, kullandıkları atların mükemmelliğinden, küçük ancak çok güçlü atlar olduklarından ve kayalar üzerinde çok rahatlıkla yol alabildiklerinden söz etmiştir (Grove, 1875: 268 - 285).
Karaçaylı binici Daut Kayıtov (Grove, 1875)
Parfenov’a göre[3] General Babiç, 1878 yılında Kafkas dağlarının buzullarına yaptığı seferinin sonrasında Kubanskiye Oblastnıye Vedomosti gazetesine verdiği röportajda şöyle söylemektedir: “O koşullara yalnızca Karaçay atları dayanabilirdi...”. Kafkasya’da at yetiştiricileri arasında Caraşdıyev’in atlarının en iyi atlar olduğu söylenirdi ve bu atlar en değerli hediyelerden sayılırdı" (Parfenov ve Politova, 2005).
Antropolog S. Sommier 1898 – 1900 yılları arasında Kafkasya’ya yaptığı gezide bölge insanlarının antropolojik ölçümlerini yapmış Karaçaylılar, Abhazlar, Kabardeyler ve Abazekhlerin yaşamları ile ilgili de ayrıntılı bilgiler vermiştir. Karaçaylıların sosyo-ekonomik yaşamlarını anlattığı bölümde; “Karaçaylılar esas olarak at ve sığır yetiştiricisidir. Atları ve sığırları büyük Kafkas dağlarının ötesinde çok fazla şöhrete sahiptirler. Sığırları ve atları o kadar pahalıdır ki, pazarda satmak için Suhum-Kale'ye kadar uzun ve tehlikeli bir yolculuğa çıkmaya değer. Dağda buzullardan geçen ve Klukhor'un dik yamaçlarına tırmanan 80 öküz sürüsü ile ve atlarla karşılaştık. Uçkulan'da rastladığımız Karaçaylılar köylerine binbir zorlukla döndüklerinde sattıkları hayvanlarından elde ettikleri kazançlarını ikiye katladıklarını belirttiler” biçiminde söz etmektedir (Sommier, 1901: 427).
20. yüzyılın başlarında Karaçay atları tüm Kafkasya’ya yayılmaya başlamıştı. Dönemin en ünlü veterinerlerinden birisi olan Veteriner Doktor A. Atamanskiy, 1913 yılında yayınlanan Yugo-Vostoçnıy Hozyayn (Юго-восточный хозяин) dergisinde şöyle yazmaktadır: “Karaçay atlarının yüksek özellikleri ona çok iyi bir pazar yaratmıştır. Karaçaylılar, bu durumda, Kuban ve Tersky (Terek) Kazak alaylarının çoğuna savaş atları tedarik ederek yılda 10.000 kadar at ve 100 binden fazla koyun satarak çok önemli bir rol oynuyor. Karaçaylılar özel bir ilgiyi hak ediyor, çünkü tamamen sığır yetiştirme alanındaki bu tarım sektörü sadece kendileri için geçim kaynağı değil, aynı zamanda her tür çiftlik hayvanının en saygın tedarikçisidir ve iyileştirilmiş ırklar için geniş bir üreme alanı olarak hizmet etmektedir” (Budayev, 2006: 16).
Karaçay atları, Bolşevik Ekim Devrimi öncesi çiftlik sahipleri ve yerel aileler tarafından büyük sürüler halinde, yılkı biçiminde yetiştirilmekteydi. Dotdayev’e göre 1860’lı yıllarda at yetiştiriciliği genellikle Karaçay-Malkar bölgelerinde Biy (soylu) ailelerin elindeydi. Yılkı sahipleri arasında Krımşamhalları ailesinden Kanşaubiy'in 400 baş, Haci Murza’nın 200 baş, Dudaları ve Karabaşları ailelerinin yaklaşık 300 başlık yılkıları vardı. At sayısı bakımından bazı zengin aileler de onlarla yarışıyordu. Örneğin 1867'de Ojay Bayçorov’un 200 baş, Nana Hubiyev’in 160 baş, Cambulat Bayçorov'un sürüsü 80 attan oluşuyordu. At sürüleri özellikle satış için yetiştirildiğinden, girişimciler at yetiştiriciliğinde artan bir rol oynadı. Ojay Bayçorov 20 aygır, 300 kısrak ve toplam 500 baştan oluşan yılkısı ile Bentkovsky'nin 1870 ‘li yıllarda kaleme aldığı Kafkasya’da yetiştirilen atların sayısını, ırklarını ve atları geliştirmek için beyan ettikleri isteklerini gösteren "Kafkasya at yetiştirme bölgesinin sürü sahipleri” listesinde Batalpaşinsk (Çerkessk) bögesinde birinci sıradaydı. 1891 yılında yapılan sayımda Karaçaylıların nüfusu yaklaşık 25 bin kişi, toplam at sayısı ise 15.299 baştı (Dotdayev, 2020: 7-9).
At yetiştirmekle ünlü Orusları, Orusbiyları, Bayçoraları, Aybazları, Sılpağarları, Abaları, Kubanları, Tambiyları, Bayramukları, Kırımşauhalları gibi birçok aile binlerce at sürüsü sahipleri olarak Rusya’da önemli bir yere sahiplerdi. Bu ailelerden bazılarının yetiştirdiği aygırların soyları günümüzde de devam etmektedir. Bunlar arasında Aybazları ailesinin Argamak, Bayçoraları ailesinin Dausuz, Bayramukları ailesinin Tugan, Abaları ailesinin Orlik, Orusları ailesinin Borey ve Şamanları ailesinin Şaman adlı aygırları sayılabilir (Urusov, 1993: 7).
1894 yılında bölge araştırmaları yapan K. F. Gann, Karaçay ve Balkar bölgelerindeki zengin ailelerin yılkı biçiminde at yetiştirdiklerinden söz ederek “… Her yılkıda 100 – 1500 civarında at bulunmaktadır. Atların genel özellikleri yüksek irtifaya dayanıklı, geniş göğüslü, 30 pud’a kadar (1 pud = 16.3kg) yük taşıyabilen yüksekçe atlardır” demektedir. Yetiştirici aileleri de belirterek Karaçay bölgesinde Bayçoraları, Karabaşları ve Kubanları gibi ailelerin yanı sıra Balkar bölgesinde de Biy ailelerden Abayları (Абаевых), Şakmanları (Шакмановых), Orusbiyları (Урусбиевых), Kelemetları (Келеметовых), Malkarukları (Малкаруковых), Barasbiyları (Барасбиевых), ve Özden ailelerden de Gergokları (Гергоковых), Etezları (Этезовых), Hoçuları (Хочуевых), Makitları (Макитовых), Mamaşları (Мамашевых), Ahmatları (Ахматовых) gibi aileler at yetiştiriciliğinde ünlü ailelerdi (Budayev, 2006: 16).
19. yüzyılın sonlarından itibaren Rusya ve Kafkasya’da nüfus artışı ile artan et ihtiyacı için geniş otlaklarda beslenen büyük koyun ve sığır sürülerinin çoğalması, otlakların tarım arazilerine dönüştürülmesi nedeniyle at yetiştirme azalmaya başlamıştı. 1885 ve 1905 yıllarında yaşanan Osmanlı Devleti’ne toplu göç olayları ve iç savaş ortamı atçılıkta büyük hasara yol açtı. Karaçay atları sürüler halinde bölgeden dışarıya götürüldüler. Ancak Ekim Devrimi’nden sonra 1920’li yıllarda kaybolmaya yüz tutan atçılığın Kafkasya’da yeniden tesis edilmesi ve canlandırılmaya çalışılması için planlı bir biçimde Karaçay atlarının yetiştirilmesine önem verildi. 1927 yılında Devlet Binicilik ve Atçılık Harası (Verhovaya Gosudarsvennaya Zavodskaya Konuşnya) kuruldu. B. P. Voytyatskiy: “Bu hara, Karaçay atlarının özelliklerinin kaybolmasını önlemek ve daha da iyileştirilmesini sağlamak amacıyla kurulmuştur…” demektedir. 1929 yılında Karaçay bölgesinde Gosudarstvennoye Plemennoye Hozyaystvo – GOSPLEMHOZ (Devlet Damızlık Yetiştirme Çiftliği) kuruldu. 1930 yılında bu çiftliğin adı Karaçayevskiy Konnıy Zavod (Karaçayevsk At Yetiştirme Harası) olarak değiştirildi (Parfenov ve Politova, 2005).
Karaçay atlarının neslinin tükenmesini önleyen iki bilim insanı Vadim Parfenov (solda) ve Kılıçgeriy Urusov (sağda), 2011
1930 yılında yayınlanan “Konevodstvo” adlı kitapta, Prof. Dr. V.A. Şadrin, Karaçay atlarıyla ilgili şöyle yazmaktadır: “Bu atlar, çok dayanıklıdırlar. Dağlarda çabuk hareket edebilirler ve çok cesurdurlar. Çok dikkatli yürürler. Üzerinde insan veya yük bulunduğuna bakmaksızın çok dik ve sarp kayalıklardan, patikalardan rahatlıkla geçebilmektedirler…” (Şadrin, 1930: 22).
Kafkasya’da atçılıkla ilgili çok detaylı ve bilimsel olarak yapılan araştırmalar sonucunda Karaçay atlarının yerli ırklar arasında en değerli ve özel ırklardan biri olduğuna karar verilmiş ve Kabardin ırkı ile birlikte Devlet Dağ Atları Damızlık Kitabı (Gosudarstvennaya Plemennaya Kniga Gorskih Loşadey)’nın birinci cildinde yer almıştır (Gospelmkniga, 1935).
1937 yılında Karaçay atlarını daha da iyileştirmek amacıyla Devlet Karaçay Atı Damızlık Çiftliği (Gosudarstvennıy Plemennoy Rassadnik Karaçayevskiy Loşadey - Gosplemkonzavode) kuruldu. Bu uygulama Karaçay atlarının yayılmasına katkıda bulunarak safkan kalmasını sağlamıştır. İ. Kovtun ve G. Mişin: “Şu andaki Karaçay atlarına baktığımızda başka ırkların çok az karıştığı görülmektedir. Karaçay atları, Kabardin atları ve Don Atlarından hiç de geri kalmazlar. Bazı durumlarda onlardan daha üstün oldukları görülür…” (Kovtun ve Mişin, 1940: 9).
Karaçaevskiy Harası yılkısı, Burmamut yaylası, 1942
SSCB Halk Komiserleri Konseyinin 1 Eylül 1937 yılında Karaçay atlarını daha da iyileştirmek amacıyla aldığı kararla Devlet Karaçay Atı Damızlık Çiftliği (Gosudarstvennıy Plemennoy Rassadnik Karaçayevskiy Loşadey - Gosplemkonzavode) kuruldu. Özellikle Kızılordu’nun at ihtiyacını karşılamak için açılan bu hara Karaçay atlarının yayılmasına katkıda bulunarak safkan kalmasını sağlamıştır.
Kovtun ve Mişin’in derlemesinde verdiği bilgilere göre Karaçay atlarının bölgedeki popülasyonu 1937 – 1939 yılları arasında çok yüksek bir doğurganlık oranıyla artış göstermiştir (Tablo 2).
Yıllara göre Karaçay atlarının üreme oranları ve sayıları
Devlet Karaçay Atı Damızlık Çiftliği (Gosplemkonzavode)’nde elde edilen başarılar tesadüfi değildir. Geleneksel olarak gelişmiş at yetiştirme çiftliklerine sahip iyi organize olmuş bir uzman ekibinin çalışmasının sonucudur. Bilim ve uygulama verilerinin ustaca birleşimi at yetiştiriciliğini yetiştirme ve koruma konusunda geniş deneyime sahip olan at çiftlikleri ve atçılar, Karaçay atlarının soyağacının korunmasında ve üretilmesinde büyük başarı sağlamıştır (Kovtun ve Mişin, 1940: 10).
Sovyetler Birliği’nde yetiştirilen atların özellikleri ile ilgili 1939 yılında yayınlanan “Konskie Resursı SSSR” adlı kitapta B.P. Voytyatskiy tarafından yazılan yazıda Karaçay atı, Kabardin atları ile birlikte özellikleri çok iyi olan 19 at arasında gösterilmiştir. Karaçay ve Kabardey bölgelerinde yetiştirilen bu dağ atları SSCB Tarım Bakanlığı tarafından 1935 yılında yayınlanan GOSPLEMKNIGA (Devlet Damızlık Kitabı)’nın 1. Cildinde iki ayrı ırk olarak tanımlanmıştır (Voytyatskiy, 1939: 245; Gosplemkniga, 1935).
Tereze rayonunda “Stalin” Harası müdürü, A. Cambaev, 1936
SSCB’’nin ilk yıllarından itibaren başlatılan çalışmalar Karaçaylıların atlara karşı olan geleneksel ilgileri ve at yetiştirme yetenekleri sayesinde çok başarılı oldu. Bu yıllar Karaçay atının ırksal özelliklerinin geliştirilmesi ve diğer dağ ırklarından farklılaşması süreci ile geçmiştir. Çok miktarda at yetiştirme kaynaklarına sahip olan Karaçay bölgesinde hayvan yetiştiriciliğinde sığırlardan sonra ikinci sırayı almaktaydı. Bu dönemde bütün SSCB’de bulunan diğer çiftliklere oranla bir buçuk kat daha fazla at yetiştirilmekteydi. Kızıl Ordu’nun ihtiyacının bir kısmını karşılayan, dağlık arazilerdeki ulaşımın yanı sıra hayvancılık ve çiftçilikte de kullanılabilen Karaçay atları bölge dışında Stavropol, Kuban, Terek, Kuzey Osetya, Çeçen-İnguşetya ve Dağıstan bölgelerine de ihraç edilmekteydi (Kovtun ve Mişin, 1940: 6, 7).
Devlet Karaçay Atı Damızlık Çiftliği’nde 1938 yılına kadar yapılan çalışmalar sayesinde elde edilen başarılar sayesinde çiftlik 1939 ve 1940 yıllarında VSHV (Всесоюзная сельскохоз-яйственная выставка в Москве) Moskova Tüm Rusya Tarım Fuarı’na katılımcı olma hakkını kazandı. Sonuç olarak bu sayede Sovyetler Birliği hayvancılık endüstrisinin önemli bir parçasını oluşturan at yetiştiriciliği konusunda Karaçay halkının bu yeni zaferi, bölgenin çok ötesinde haklı bir üne sahiptir (Kovtun ve Mişin, 1940: 9).
Karaçay atı ölçümlerinin diğer yerli at ırklarının ölçümleriyle karşılaştırılması (cm)
İkinci Dünya Savaşı’nın başlaması ile birlikte Kızıl Ordu birliklerinin ve sınır süvarilerinin ihtiyacı olan atların birçoğunu Karaçay atları teşkil etmiştir. Ancak 1943 yılında Karaçay halkının Stalin tarafından topyekûn Orta Asya’ya sürgüne gönderilmesiyle Karaçay atının yetiştirilmesi de durduruldu[4]. 1943 yılından sonra GOSPLEMKNIGA (Devlet Damızlık Atları Kitabı)’nın 2, 3 ve 4. ciltlerinde bölgedeki tüm aygırlar Kabardin atı olarak yazılmıştır. Karaçay aygırları ve kısrakları da bu tarihlerden itibaren Kabardin atlarının özelliklerini geliştirmek amacıyla kullanmışlardır (Gosplemkniga, 1935; 1949; 1953; 1964; 1993; 2010).
Karaçay atları yok edildikten sonra 1949 yılında yayınlanan GOSPLEMKNİGA’nın II. Cildinin giriş bölümünde tamamı Kabardin ırkı atlar olarak tanımlanarak Doğu tipi (восточный), Karakteristik tip (характерный) ve Kalın tip (густой) olarak üç tipe ayrılarak yazıldı. Atçılık ile ilgili birçok kitapta bu belirtilen tipler Karakteristik tip Kabardin atı, Doğu tipi Balkar atı, Kalın tip de Karaçay atı olarak yazılmaktadır (Sveçin v.d, 1992: 77).
Karaçay-Malkarlıların topyekün Asya’ya sürgüne gönderilmesinden sonra 1943 yılından başlayarak Devlet Karaçay Atı Damızlık Çiftliği (Gosudarstvennıy Plemennoy Rassadnik Karaçayevskiy Loşadey - Gosplemkonzavode)’nden ve bölgedeki diğer çiftliklerden toplanan 90 adet aygır, Kabardey bölgesine sevkedilerek Kabardin atlarının iyileştirilmesinde kullanılırken Karaçay atlarının özelliklerini değiştirmek amacıyla da üç adet Kabardin aygırı kullanılmıştır. 1950’li yılların başlarında Kabardey-Balkar Cumhuriyeti’nde bulunan Malkinskiy Harasındaki kayıtlara göre %70 oranında Karaçay atı kısrağı bulunmaktaydı (Parfenov ve Politova, 2005).
1980’li yıllarda Vadim Parfenov ve öğrencisi Kılıçgeriy Urusov’un çabalarıyla Rusya Federasyonu tarım Bakanlığı nezdinde bu kararların iptal edilmesi sağlanarak Karaçay at ırkını tekrar canlandırma girişimlerini başlamış ve nihayet 1993 yılında yayınlanan GOSPLEMKNIGA’nın 5. Kitabında Karaçay At ırkı tekrar yazılmaya başlanmıştır. Bu atlar günümüzde Devlet Karaçay Atı Damızlık Çiftliği (Gosudarstvennıy Plemennoy Rassadnik Karaçayevskiy Loşadey - Gosplemkonzavode)’nde ve Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti’ndeki Krasnıy Partizan rayonunda “Svetloye” ve “Holodnorodnikovskiy” çiftliklerinde, Prikubanskiy rayonda “Kardonik” ve “Oktyabr”; Zelençuk rayonda “Cegutinskiy” ve “Gornıy” çiftlikleri; Ust-Cegutinskiy rayonda, “Teberdinskiy”, “Verhnekubanskiy” ve “Osman Kasayev” çiftlikleri Karaçayevskiy rayonda, “Terezinskiy”, “Krasnovostoçnıy”, “Kızıl-Pokunskiy” çiftlikleri Malokaraçayevskiy rayonda, “Pregradnenskiy” ve “Labinskiy” çiftlikleri ile Urup ve Arhız rayonundaki özel çiftliklerde yetiştirilmektedir. Bunların dışında Stavropolskiy Kray, Krasnodarskiy Kray, Adigey Cumhuriyeti, Çeçenistan, İnguş Cumhuriyeti ve Kuzey Osetya-Alania Cumhuriyeti’nde de büyük miktarlarda Karaçay atları yetiştirilmektedir (Urusov, 1993: 6).
Karaçay Irkı Atların Temel Aygırları
1930’lu yıllarda Devlet Karaçay Atı Damızlık Çiftliği (Gosudarstvennıy Plemennoy Rassadnik Karaçayevskiy Loşadey - Gosplemkonzavode)’ne ölçümleri yapılan kısrakların cidago yüksekliği 140.3cm göğüs genişliği 170.4cm, incik 17.9cm idi. 1952 yılında ise cidago yüksekliği 151.7cm, göğüs genişliği 177.2cm, incik 18.5cm’ye ulaşmıştır. GOSPLEMKNIGA’nın 5. kitabında Karaçay atının standart cidago yüksekliği 154.2cm, göğüs genişliği 188.4cm, incik 19.2cm olarak yer almıştır. Bazı özel çiftliklerde ise cidago yüksekliği 150.3cm, göğüs genişliği 181.9cm, incik 18.9cm olarak kayıtları tutulmuştur.
GOSPLEMKNİGA’nın 5. Kitabında aşağıdaki tabloda belirtildiği gibi 1920’li yıllardan itibaren geliştirilen Karaçay atları pedigreelerinin ana aygırları listelenmiştir. Listede ayrıca bu aygırlardan doğan erkek ve dişi tay sayısı belirtilmiştir. Bu tayların Karaçay atlarının oluşumunda gerçekleşen yüzdeleri de tabloya eklenmiştir (Tablo 4) (Gosplemkniga, 1993: 15).
Karaçay atları günümüzde de Rusya Federasyonu Tarım Bakanlığı, Kullanımına İzin Verilen Başarılı Islahat Devlet Kayıtları’nın Hayvan Irkları (Государственный Реестр Селекционных Достижений, Допущенных к Использованию, Породы животных, Том 2) Kitabı’nın 2. Cildinde “9354442 - (1993 tarih, patent № 1278) numarası ile “Binek Atı” olarak kayıtlıdır (Gos-Reestr, 2017: 16).
Karaçay Atları Yetiştiricileri
Karaçay atlarının yetiştirilmesinde günümüze kadar büyük emekleri geçen birkaç yetiştiriciyi burada anmak gerekmektedir. Özellikle 1970’li yıllardan itibaren Üçköken’de Malo-Karaçayevskiy Devlet Harasında (Malo-Karaçaevskiy Gosudarstvennıy Konnıyzavod) baş seyis olarak 50 yılı aşkın bir süre görev yapan ve Karaçay Atları yetiştiricilerinin babası olarak tanınan Biciyev Segidul Magomedoviç, çok büyük gayretler göstererek önemli bir katkı sağlamıştır.
Biciev Segidul Magomedoviç (1993 ve 2009 yıllarında)
Günümüzde Rusya Federasyonu’nun çeşitli bölgelerinde de Malo-Karaçayevskiy Devlet Harası dışında Karaçay atları yetiştiren çok sayıda özel çiftlik kurulmuştur. Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti’nde yaklaşık 35.000 baş at bulunmakta ve Zelençuk, Arhız, Teberdi, Cögetey, Üçköken, Tereze, Duut ve Ullu Karaçay (Kartcurt, Uçkulan, Hurzuk) bölgelerinde Raşid Kubanov, Magomet Hubiyev, Arslan Akbayev, Hasan Salpagarov, Ruslan Erkenov, Mussa Botaşev gibi birçok çiftlik sahibi Karaçay atlarının yetiştirilmesine büyük katkıda bulunmaktadırlar. 2021 yılı itibariyle Rusya Federasyonu, Karaçay-Çerkes Cumhuriyetinde Karaçay Atları yetiştiren 1000’in üzerinde hara ve özel çiftlik bulunmaktadır.
Karaçay atları yetiştiricisi ve tur organizatörü Mussa Botaşev
Karaçay atları yetiştiricisi Hasan Salpagarov (Merhum)
Karaçay atları yetiştiricisi, antrenör, eyer ustası Canbulat Erkenov ve At yetiştiricisi Magamet Hubiyev
Karaçay atlarına Rusya Federasyonu dışında da birçok ülke ilgi göstermektedir. Dayanıklılıkları ile ünlü olan Karaçay atları 4.000 metre irtifa üzerinde yaşayabilen dünyadaki tek at ırkıdır. Bunun en önemli nedenlerinden birisi genetik olarak yüksek dağ irtifalarında yetiştirilmeleridir. Kalp atım hızları dakikada ortalama 27-30 olan ve akciğer kapasiteleri oldukça büyük olan bu atlar birçok kez Elbrus dağı (5642metre) zirvesine hiçbir zorlama olmadan çıkmıştır. Son yıllarda Fransa, Almanya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti’nde Karaçay Atları çiftlikleri kurulmaktadır. Bu çok yönlü ve güçlü atın ünü dünyanın birçok ülkesine yayılmaktadır.
Günümüzdeki en önemli örneklerden birisi de Avrupa’nın en büyük Karaçay Atları çiftliği olan Chřebřany çiftliğidir. 2004 ve 2005 yıllarında Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti, Malo-Karaçayevskiy harasından Çek Cumhuriyeti, Plzeňský Kraj yakınlarında Chřebřany çiftliğine ithal edilen üç adet aygır ve bir damızlık kısrak sürüsü ile yetiştirilen yeni Karaçay atları çalışkanlıkları, itaatkâr ve dost canlısı olmaları ve dayanıklılıkları ön plana çıkarılarak Avrupa’daki spor kulüplerine ve kullanıcılara pazarlanmaktadır. Çiftlikte Kafkasya’daki doğal ortamlarına benzer bir ortamın sağlandığı belirtilen Karaçay atlarının çok farklı spor alanlarında olduğu gibi Western tarzı binicilikte de denendiği ve çok başarılı sonuçlar alındığı görülmektedir. Bu çiftlikten yetişmiş olan Azimut, Darda, Leda adlı atlar Karaçay atı 2005 – 2012 yılları arasında Avrupa’nın çeşitli bölgelerinde yapılan 40, 60, 80km arası değişik mesafelerdeki Atlı Dayanıklılık (Endurance) yarışlarında 63 kez başarılı sonuçlar elde etmiştir[5].
M. Biciyev, D. Kappuşev ve L. Albogaçiyeva “Daur” ve “Hurzuk” ile Elbrus’un doğu zirvesinde (5623m), 12 Ağustos 1998
Karaçay atı “İgilik” ve dağcılar Elbrus dağının 5642m. yüksekliğindeki batı zirvesinde, 1999
Aslan Hubiyev, Ashat Guzoyev ve tırmanış ekibi Elbrus’un batı zirvesinde (5642m) “Boz” ve “Damlı” ile, 14 Eylül 2019
[1] Aborijin (İng: Aborigine) Yerli, belli bir bölgede yetişen.
[2] https://ru.wikipedia.org/wiki/Карачаевцы
[3] Prof. Dr. Vadim Alekseeviç PARFENOV, Timiryazev Ziraat Akademisi, At ve Koyun Irkları Bölümü, Moskova. 10 Haziran 1936’da doğdu. 1953 yılında kurulan Timiryazev Akademisinin ilk öğrencilerinden ve 1958’de ilk mezunlarındandır. 1958 – 1962 yıllarında Akademide Karaçay Atı bölümünde asistan olarak çalıştı. 1969 yılında Karaçay atları üzerine verdiği tezle doktora yaptı. 2007 yılında Karaçay atı üzerine yaptığı çalışmalar nedeniyle “Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti, En Onurlu Zootekni Uzmanı” unvanı verildi. Rusya’da hayvancılığın gelişmesine büyük katkıları olan Parfenov, 13 Şubat 2013 tarihinde Moskova’da hayata gözlerini yumdu (y.n.).
[4] 2 Kasım 1943 yılında Stalin’in emriyle Karaçaylılar ve 8 Kasım 1944 yılında Malkarlılar SSCB’ye ihanet ettikleri gerekçesiyle topyekûn Orta Asya’ya sürgüne gönderilmişlerdir. 1957 yılında kendi topraklarına dönme izni verilen Karaçaylılar’ın 1962 yılına kadar süren mahkemeler sonucunda ihanet etmediklerine karar verilmiştir. Karaçaylı lider Azret Urusov’un çabalarıyla 1982 yılında “Onurları İade” edilmiş, 1989 yılında ise göç ettirilenlere ve ailelerine Rusya Federasyonu hükümeti tarafından tazminat ödenmesine karar verilmiştir (y.n).
[5] http://karacajevskykun.cz ve https://www.facebook.com/1690857607855528/posts/2581812865426660